×

Uyarı

Joomla_3.10.12-Stable-Update_Package.zip silme başarısız.

Çarşamba, 19 Ocak 2011

Biri güçsüz, diğeri şanssız.

Biri Gülşah KOCATÜRK, diğeri Belkıs Zehra KAYA.

2009 ve 2010 yılında yapılan ve katıldıkları uluslararası müsabakalarda topladıkları puanlarla ilk 16'ya giren sporcuların katılabildiği 2011 Bakü Masterler Dünya Judo Şampiyonası'nda +78 kg. Judo Türk Milli Takımı bayan sporcuları Gülşah KOCATÜRK (13.) ve Belkıs Zehra KAYA (25.)'nın, ilk turda Japon ve Hollanda'lı rakiplerine yenilerek elenme haberi Judo Federasyonu'nun resmi web sayfasında sporcularımızın güçsüz ve şanssızlığıyla açıklandı.

Gülşah KOCATÜRK'ün güçsüz olduğu açıklamasının doğru olduğu konusunda resmi açıklamaya katılıyorum. Çünkü aynı sporcumuz geçen sene de yine başka bir Japon sporcuya yine ilk turda Ippon ile yenilerek elenmişti. Ancak KOCATÜRK'ün bu başarısızlıklarında suçlunun sporcumuzda olmadığını, asıl suçlunun yetersiz teknik heyetin olduğu kanaatindeyim.

Belkıs Zehra Kaya'nın şanssız olduğu iddiasına ise katılmıyorum. Çünkü judo sporu bir kumar oyunu değildir. Judoda şans veya şansızlık diye bir kavram yoktur. Judocu ya başarılıdır ya da başarısız. Onu başarısız yapan da antrenörüdür, teknik direktörüdür ve hatta bu şahısları o göreve getiren Federasyon Başkanı'dır.

Nitekim Başkan Fatih UYSAL, iki yıldır sürdürdüğü hatadan nihayet dönmüş, kendisinin Federasyon Başkanı seçilmesi için destekleyenlere verdiği diyete açıkladığı yeni teknik heyetle son vermiştir. Ancak olan yine Türk judosu ve judocularının iki yılına olmuştur.

Fatih UYSAL'ın Federasyon Başkanlığı'na seçildiğinin ilk ayında İstanbul'da yapılan uluslararası bir müsabaka arasında kendisiyle Dernek olarak yaptığımız görüşmede Abdulhadi KIZILTOPRAK, Sebahattin ZAYİMOĞLU ve Yavuz YOLCU'dan oluşan teknik direktörlerin Türk judocularını Avrupa ve Dünya judocuları ile yarıştırabilecek kalitede olmadığını, bu arkadaşlardan ilk ikisinin daha önce de İbrahim ÖZTEK başkanlığındaki federasyonda da görev yaptıklarını ve o dönem branş kaptanı olduğum İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü sporcuları Çeçen asıllı sporcular hariç (Kulüp antrenörü ve erkek milli takım teknik direktörü Haludun EFEMGİL idi) Türk Judo Milli Takımı'na herhangi bir katkıları olmadığını söylemiştim.

Çok iyi hatırlıyorum, Başkan UYSAL da, "Ben bu arkadaşların verdiği destek ile seçildim. Bu arkadaşlara bir yıl süre tanıyacağım. Bu bir yıl sonunda yapacağım değerlendirme sonucu başarısız olurlarsa teşekkür edip, kendileriyle yollarımızı ayıracağım." demişti.

Judo milli takımlarımızın 2009 yılında katıldığı uluslararası şampiyona ve turnuvalarda elde ettikleri başarısızlıklara rağmen, sebebini bilemediğimiz nedenlerle 2010 yılında da aynı ekiple çalışmaya devam ederek verdiği sözde  durmayan ya da duramayan Başkan UYSAL, hatasını 2011 yılına önce teknik direktör olarak Hollanda'lı Willem VISSER'i, teknik direktör unvanına sahip olmasına rağmen Haludun EFEMGİL'i bayan milli takım antrenörlüğüne getirerek kısmen telafi etme yoluna gitti.

Yine, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus AKGÜL ile 2010 yılı başlarında Dernek olarak İstanbul'da yaptığımız bir görüşmede Judo Federasyonu'nun Olimpiyatlara katılıp madalya kazanan diğer federasyonlara göre (Güreş, halter, tekvando, boks) başarısız olduğunu, kendilerine yabancı bir teknik direktörle çalışmalarını tavsiye ettiğini ve bu tavsiyesini dikkate almamaları ve 2010 yılında da başarısızlıklarını sürdürmeleri halinde 2011 yılı federasyon bütçesini azaltarak judoyu cezalandıracağını söylemişti. Genel Müdür'ün bu düşüncelerini Başkan UYSAL' a ileterek bu ikazı gözardı etmemesini söylediğimi ve Başkan'ın da bu uyarıyı önemseyerek 2011 yılı başında teknik heyette yetersiz de olsa bir değişikliğe gitmesinin Türk judosuna bir ivme kazandıracağı inancındayım.

Ancak, federasyonun yeni teknik ekip listesinde hocam ve şu andaki milli takım antrenörlerinin birçoğunun sporculuk dönemlerindeki hocaları olan Namık EKİN'in "Türk judosunun Babası"nın kondüsyoner olarak ismini görmek beni büyük bir üzüntüye garketti. Yeni dönemde Namık EKİN hocamıza bir görev verilecekse bu görev kondüsyonerlik değil, milli takım teknik direktörlüğü olmalıydı. Kanaatimce, 50. yılını kutlamaya hazırlandığımız Judo Federasyonu'nun başına teknik direktör olarak bir Hollanda'lının değil ömrünü Türk judosu ve judocularına adamış Namık EKİN getirilmeliydi.